16 Mayıs 2011 Pazartesi

Uşak'tan ne alınmalı?

Kök boyasından yapılan eşme kilimler, pamuklu dokumalar, pelüş battaniyeler ve deri giyim mamulleri yöreden alınabilecek hediyelik eşyalardır.
Uşak Halıları: 16.yüzyılda Uşak çevresinde yapılan halılarla Türk halı sanatının ikinci ve son parlak devri başlamıştır. Uşak halıları madalyonlu ve yıldızlı olmak üzere iki tipte olmaktadır. En önemlisi olan Madalyonlu halıların boyu 10 m'ye kadar ulaşmaktadır. 18. yüzyılın ortalarından sonra yıldız motifli Uşak Halıları dokunmaya başlanmıştır.
Eşme Kilimleri: Yörenin oldukça tanınmış olan kök boyalı Eşme Kilimlerinin iyi örneklerine yöre cami ve mescitlerinde rastlanmaktadır. Köylerde halen dokunmaya devam eden Eşme Kilimleri el sanatı olarak varlığını sürdürmektedir.

Uşak Ev Yemekleri


   Yöreye ait geleneksel yemekler arasında, Tarhana Çorbası, Yumurta Sızdırması, Ciğerli Bulgur, Döndürme, Arap aşı, Keşkek, Alaca Tene, Köpük Helva, Höşmerim ve Tahin Helva yer almaktadır.

Termal Tesisler




Örencik Termal Tesisleri : Uşak - İzmir yolu üzerinde olup, Güre köyüne 10 km. mesafededir. Kadın ve erkak için ayrı hamamları vardır.

Hamamboğazı Kaplıcası : Uşak-Ankara karayolu üzerinde, Banaz ilçesine 7 km. uzaklıktadır. Suyunun sıcaklığı 59 derece olup, yeme-içme tesisleri ve yüzme havuzu mevcuttur.

Uşak Evleri











Osmanlı Mimarisi özelliklerini taşıyan sivil mimari örneklerine Aybey, Işık, Karaağaç ve Kurtuluş Mahallelerinde rastlamak mümkündür. Bu evlerin genellikle birinci katı taş örgü, ikinci katı ahşap, cumbalı ve beşik çatılı, alaturka kiremitlidir. Bu evler Kültür Bakanlığınca koruma altındadır.

Uşak spor

Uşakspor, 1967'de Uşak'ta kurulmuş ve Temmuz 2010'a kadar etkinlik göstermiş spor kulübü. Maçlarını Uşak'taki 1 Eylül Stadı'nda oynamış olan Uşakspor'un renkleri kırmızı-siyah, lakabı Aşigolardı. 17 Eylül 2009'dan beri belediyeyle yaptığı anlaşmadan dolayı Uşak ilinden profesyonel liglere takım çıkarma görevini Uşak Belediyespora devretmiş olsa da kulübün tüzel kişiliği Temmuz 2010'daki fesihe kadar devam etmiştir.

Tarihçe

1967-1985

1967 yılında Uşak Şekerspor ve Ulubeyspor'un birleşmesiyle Uşakspor kuruldu ve Afyonspor, Balıkesirspor, Giresunspor, Kastamonuspor, Malatyaspor, Orduspor, Sivasspor ile birlikte 2. Lige alındı. 1967–68 sezonunda 2. Lig Kırmızı Grupta mücadele eden Uşakspor, sezon sonunda son sırada kalarak küme düştü. 1969–70 sezonunda 3. Lig'de şampiyon olarak tekrar 2. Lig'e yükseldi. 1970–71 sezonunda 2. Lig Beyaz Grupta mücadele eden Uşakspor, sezonu 8. sırada tamamalrken Türkiye Kupası'nda 1. Tur maçında İskenderunspor'a elendi. 1974–75 sezonunda 2. Lig Beyaz Grupta mücadele eden Uşakspor, sezon sonunda gruptan tek takım olarak küme düştü. 1975-76 sezonunda Türkiye Kupası 1. Tur maçında Ispartaspor'a 2-0 yenilerek elendi. 1976-77 sezonunda Türkiye Kupası 1. Tur maçında sarayköyspor'u 3-0, Manisaspor'u da 2-1 yendikten sonra 3. Turda Karşıyaka'ya 3-2 yenilerek elendi. 1977-78 sezonunda da Türkiye Kupası 1. Tur maçında Karşıyaka'ya 2-0 elenen Uşakspor, bir sonraki sezon Türkiye Kupası'nda yeniden çıkış yakalayarak tekrar 3. Tura çıkma başarısı gösterse de Giresunspor'u 2-1, 4. Turda da deplasmanda Sakarya Karadenizspor'u penaltılarla 5-4 yenmesine karşın 5. Turda Diyarbakırspor'a elendi. 1979–1982 yılları arasında 2 Sene amatör kümede mücadele eden Uşakspor, 1981–82 sezonunda Amatör Lig'den 2. Lig'e terfi maçları sonunda şampiyon olarak 2. Lig'e yükseldi. 1982–83 sezonunda 2. Lig B Grubunda mücadele eden Uşakspor, sezon sonunda gruptan 5. takım olarak küme düştü. Aynı sezon Türkiye Kupası'nda 1. Turda İzmirspor'u elese de 2. Tur maçında Göztepe'ye elendi. 1983-84 sezonunda tekrar Amatör Lig'de mücadele eden Uşakspor, sonraki 3 sezon boyunca 3. Lig'de mücadele etti. 1985-86 sezonunda Türkiye Kupası'nda 1. Turda Karacabeyspor'u elemesine karşın 2. Turda Yeni Salihlispor'a 1-0 yenilerek elendi.

1986-2002

1986–87 sezonunda 3. Lig'de şampiyon olarak 4 yıl aradan sonra yeniden 2. Lig'e yükselse de aynı başarıyı kupa maçında gösteremeyerek henüz ilk turda Burhaniyespor'a 4–2 yenilerek elendi. 1987–88 sezonunda 2. Lig B Grubunda 16. sırada kalarak 3. Lig'e düşen Uşakspor, Türkiye Kupası'nda Ankara Demirspor'u, Kütahyaspor'u ve 3. Turda da Malatyaspor'u geçse de 4. Turda Samsunspor'a elendi. 1988–89 sezonunda 3. Lig'i İzmirspor'un ardında 2. sırada tamamlayan Uşakspor, başarısının devamını getiremeyerek 1989–90 sezonunda amatör kümeye düştü ancak, TFF kararıyla sahasının çim olması nedeniyle tekrar 3. Lig'e alındı. 1996–97 sezonuda 3. Lig 6. Grupta mücadele eden Uşakspor, sezonu Marmaris Belediyespor'un ardından 2. sırada tamamladı. Lig ikincisi olarak Kayseri'deki eleme maçlarına katıldı. İlk Maçta Ağrıspor'u 2-1 yene de finalde Keçiörengücü'ne 2-1 yenildi. Bir sonraki sezon da aynı başarıyı tekrarlayarak sezonu 2. sırada tamamlayan Uşakspor, Samsun'da düzenlenen eleme maçlarına katıldı. İlk maçta Kırıkkalespor'a 2–1 yenilerek elendi. 1998–99'daki sezonu 12. sırada tamamlasa da, Türkiye Kupası'nda sırasıyla Kütahyaspor'u, Kuşadasıspor'u, Aydınspor'u ve Göztepe'yi 2–0 yenmesine karşın 5. Tur maçında sahasında Sakaryaspor'a uzatmalarda 2–0 yenilerek elendi. 2000–2001 sezonunda "Umpaş Holding"in sponsorluğunda 3. Lig 5. Grupta mücadele eden Uşakspor, şampiyon olarak 2. Lig'e çıktı. 2001–2002 sezonunda 2. Lig B Kategorisi 2. Grubu 3. sırada tamamladı. Umpaş Holding 2 yıl sürdürdüğü sponsorluğu sezon sonunda bıraktı.

2003-2009

2002–2003 sezonunda 2. Lig B Kategorisi 3. Grupta tek etaplı olarak oynanan maçlardan sonra devre arasında yönetim yenilendi ve Asım Kalelioğlu başkan oldu. Uşakspor, takım kadrosunun yenilenmesine rağmen sezonu son maçta Karşıyaka ile alınan beraberlik neticesiyle küme düşmekten kurtularak 16. sırada tamamladı. 2004–2005 sezonunda 2. Lig B Kategorisi A Grubunda tek etap olarak oynandı. Teknik direktör Hayri Obüs idaresinde 32 maçta 25 Galibiyet, 3 beraberlik alan Uşakspor, en yakın rakibinin 21 puan önünde 78 puanla şampiyon olarak tamamladı. Türkiye Futbol Federasyonu, Uşakspor'un 7 hafta önceden şampiyonluğu garantilemesinin üzerine 2. Lig B Kategorisi'nde yeniden 2 etaplı sisteme geçme kararı aldı. Türkiye Kupası 1. Tur maçında Nazilli Belediyespor'u 3-1 yendikten sonra 2. Turda Fenerbahçe ile eşleşti. Uşak'ta 22 Aralık 2004 tarihinde oynanan maçı Fenerbahçe 6-2 kazandı. Kulübün 2. Lig A Kategorisi'ndeki iki sezonu çok parlak geçmedi ve düşüş başladı. 2005–2006 sezonunda İddaa Lig A adıyla oynanan 2. lig A Kategorisi'nde sezonu 14. sırada tamamlayan Uşakspor, Türkiye Kupası'nda 1. Tur maçında Karşıyaka'yı penaltılarla 5-4 geçtikten sonra 2. Tur maçında MKE Ankaragücü'ne kendi sahasında 4-1 yenilerek elendi. 2006–2007 sezonunda Türk Telekom Lig A adıyla oynanan 2. Lig A Kategorisi'nde sezonu sonuncu bitirerek TFF 2. Lig'e düştü. Aynı yıl kupada da ilk turda Eskişehirspor'a elenen Uşakspor'da istikrar sağlanamadı ve sezon içerisinde 5 farklı teknik direktör görev yaptı. Türk Telekom Lig A'da küme düşen Uşakspor'un kulüp başkanı Asım Kalelioğlu 24 Mayıs 2007 tarihinde istifa etti. 2007–2008 sezonunda 2. Lig B Kategorisi 2. Grupta mücadele eden Uşakspor'un düşüşü devam etti ve sezon sonunda 32 maçta 3 galibiyet, 5 beraberlik ve 24 mağlubiyet ile toplanan 14 puan sonrasında TFF 3. Lig'e düşerken kupaya da 2. Turda karşılaşılan Gençlerbirliği Oftaşspor karşısında veda edildi. 2008–2009 sezonunda 3. Lig 3. Grupta mücadele eden Uşakspor, sezona 1.5 milyon TL'yi aşan borçla girdi. 6 Şubat 2008'de ekonomik sıkıntıya rağmen takımı terk etmeyen 10 profesyonel oyuncusunun yanına PAF takımdan aldığı 6 futbolcuyla lige devam eden Uşakspor, 2008-2009 sezonunda, 3. Lig 3. Klasman Grubunda ise sadece yönetim belirsizlikleri yaşadı ve aynı sezonun geride kalan ilk 6 haftasında gol atamayıp kalesinde 33 gol görse de, ligin ilk yarısını puansız olarak attığı 6 gole kaşılık kalesinde gördüğü 80 golle tamamladı. Bu nedenle, ligin 2. yarısı başlamadan, 20 Şubat 2009'da kulüp başkanı Abdurrahman Yavuz, yönetim kurulundan 8 kişinin imzası ile ligden çekilme kararı alarak Türkiye Futbol Federasyonu'na başvurdu.
Uşak Belediye Başkan Yardımcısı Muhammet Gür ve Uşakspor Başkanı Abdurrahman Yavuz, aralarında yaptığı anlaşmaya göre, Uşak kentinin bir takımını profesyonel liglere çıkarma işini Eylül 2009'dan itibaren Uşak Belediyesi üstlenme kararı aldı. Uşakspor Kulübü de kadrosundaki oyuncuları Uşak Belediyepor’a vererek destek olmayı kararlaştırdı. Bu karara göre "Uşak Amatör Ligi"ne katılmayan Uşakspor'un futbolcuları "Uşak Belediyespor"a geçti.
Son olarak başlatılan icra takipleri ve davalar sebebiyle Kulüp Başkanı Abdurrahman Yavuz tarafından toplanan Uşakspor Kulübü Derneği genel kurulu, Temmuz 2010'da kulübün fesh edilmesini kararlaştırmışlardır.

Lig Mücadeleleri

2. Lig: 1967-1968, 1970-1975, 1982-1983, 1987-1988, 1999-2001, 2005-
3. Kademe (3. Lig ve 2. Lig B Kategorisini kapsar): 1968-1970, 1975-1979, 1984-1999, 2001-2005
Amatör Lig: 1979-1982, 1983-1984

Uşak'ta Dericilik

Uşak Ekonomisine Genel Bir Bakış;
İlde kamu yatırımları çok düşüktür. 1990 – 1997 toplam kamu yatırım harcamalarına göre sıralamada Uşak ili 72. sıradadır. 2000 yılında 6 trilyon 284 milyar TL kamu yarımı olan Uşak’ın 2001 yılında daha da az 5 trilyon 250 milyar TL almıştır. Kişi başına aldığı kamu yatırımlarında ülkemizdeki sıralamada en sonlarda yer almaktadır. Uşak ilinde kişi başına gelir de düşüktür. 1998 yılı kişi başına gelir sıralamasında yaklaşık 600 milyon TL ile Ege Bölgesinde 8 il arasında, Afyon’un üstünde 7. sırada yer almaktadır. Türkiye’nin tüm illeri arasında ise 46. sıradadır.
Buna karşın Uşak kendi yatırımları ve girişimcileri sayesinde önemli gelişme kaydetmiştir. 1986 yılında 67 olan sanayi tesisi sayısı, 9 yılda önemli bir artışla 1995’te 84’e çıktıysa da, 1998 yılında 76’ya düşmüştür. 1995 – 1998 yılları arasında, Türkiye’de tesis sayısı düşen dört ilden birisidir. Bu olumsuzluklarla beraber işsiz sayısı giderek artmıştır. Resmi rakamlara göre 1998 ve 1999 yıllarında iş için başvuran 5.487 kişinin yaklaşık %40’ı işsiz kalmış, sadece 3.375 kişi iş bulabilmiştir.
Uşak’ta dericilik gücünü kaybetmektedir. Bu durum Uşak ekonomisi için büyük bir sorun demektir. Çünkü Uşak’ta dericilik tekstil ile birlikte il ekonomisinin büyük bir bölümünü oluşturmaktadır. Uşak’ta dericiliğin önemini koruması gerekir. Dericilik alanında yatırımların teşvik edilmesi ve dericilere gereken kolaylıkların sağlanması gerekir. Bugün ilde yaklaşık 250 iş yerinde 3.000 kişi istihdam ederek 5 milyon adet civarında elbiselik zig deri imal edilmektedir. Oysa, kapasitesi 35 milyon adet civarındadır. İmal edilen deri başta İstanbul olmak üzere yurt içindeki konfeksiyon atölyelerine satılmaktadır. Katma değeri daha yüksek olan deri giysi Uşak’ta fazla yapılmamaktadır. Tüm bunlar göstermektedir ki devlet tarafından imal edilmesi bir yana, Çin gibi işgücünün çok ucuz olduğu ülkelerin tekstilcileri ve dericileri karşısında küresel pazarlarda sürekli gerileyen deri sektörü Uşak’ı olumsuz etkilemiştir.
Uşak ekonomisi için kaçınılmaz gerçeklerin en önemlisi şudur. Katma değeri düşük tekstil ve dericilik, artık Uşak ekonomisinin gelişmesi için çok yetersiz kalabilmektedir. İleride daha da artacak olan küresel rekabet, yakın gelecekte durumu daha da olumsuz kılacaktır. Katma değeri daha yüksek ürünlere örneğin deri konfeksiyonuna geçmek için dört temel gereksinim vardır. Bunlar finansman, teknoloji, yetişmiş insan gücü ve Pazar. Bütün bunlar sağlandığında Uşak’ta dericilik oldukça gelişecek ülke içinde hatta dünya çapında sesini duyurabilecektir.
2. UŞAK’TA DERİCİLİĞİN TARİHİ GELİŞİMİ
  Uşak’ta dericiliğin tarihi M. Ö. V. Yüzyıla dayanmaktadır. Bu bölgeye yayılmış bulunan Frigler devrinden beri devam eden dokumacılık ve dericilik, bölgenin karekteristik bitkisi olan palamut ve boya elde edilen bitkiler ile geniş meralardaki hayvancılığa dayanmıştır. Selçukluların Anadolu’yu istilasından itibaren, daha belirgin bir gelişme göstererek çok yakın bir zamana kadar devam eden ve gittikçe gelişen dericilik tabiat şartlarının sağladığı imkan ve etkilerden meydana gelmiştir.
Ege Bölgesi’nin sanayide ileri gitmiş illerinden biri olan Uşak’ta sanayileşme hareketi halıcılıkla başlamıştır. Halı ipliği imal eden fabrikalara ve tacirlere yün temin eden tüccarlar, yapağı yerine yünlü deri almayı tercih etmişler ve bu hâl deri sanayinin doğmasına neden olmuştur. Böylece, halıcılık dolaylı olarak boyacılık ve dericilik zanaatını da birlikte getirmiştir.
Tarihi geçmişi 700 seneye varan ve saraya verilen ilk dilekçe Uşak tabak esnafına aittir. Altında 60’a yakın tabak esnafın imzası bulunmaktadır. Bu da göstermektedir ki deri sanayinin tespit edilen ilk merkezi Uşak’tır. Aynı zamanda o devirdeki esnafın birleşerek Lonca teşkilatını kurması da önem taşır.
Ahiler, Selçuklu Sultanlığının etkinliğini yitirmesinden sonra Anadolu’nun birçok bölgesinde örgütlenmişlerdir. Yine bu örgütlenme döneminde Uşak’ta da bir şube açmışlardır. Şubenin ilk açıldığı yer olan Eski Tabakhane bölgesinde, tabaklık mesleği kısa sürede benimsenmiş ve yaygınlaşmıştır. Tabakhaneler, Uşak merkezinin içinden geçen çayın kenarında kurulmuştur. O devirde deriler sele ile çaya ıslatıldığı için bu çaya “Dokuzsele Çayı” veya “Tabakhane Çayı” denilmiştir.
1926 yılında halıcılık ve buna bağlı olarak gelişen dericilik Uşak’ın başlıca gelir kaynaklarını teşkil ederken 1929 – 1930 yıllarında dünya iktisadi hayatında başlayan buhran yurdumuzun ihracatının azalmasına sebep olmuştur. Bu durum dolaylı olarak diğer sanayi kollarına etki etmiş ve Uşak iktisadi hayatında büyük gedikler açmıştır.
1937 yılına geldiğinde eski tabakhane mevkiinde deri imal eden tabakhaneler, hızlı şehirleşme sonucu şehrin içinde kalmış ve tabakhanelerin yetersiz kalmasından dolayı elli sene önceki yerlerini terk ederek yine Dokuzsele Çayı’nın kenarında kurulan yeni tabakhane semtine taşınmıştır. Taşındıktan sonra yapılan bir incelemeye göre iki fabrika ve doksan tabakhane olduğu tespit edilmiştir.
1960’lı yılların sonlarına doğru il ekonomisinde başlayan göreceli canlanma deri sektöründe de kendini göstermiştir. Dericiliğin babadan oğla geçen bir zanaat olmasından dolayı ilkel yöntemlerle ve doğal maddelerle üretim yapılmasının yerini 1960’lı yılların sonlarına doğru giysilik deri üretimine geçilmesi nedeniyle tabakhanelerde kimyasal maddeler kullanılmaya başlanmıştır.
1967 yılında uşak’ta bir deri fabrikası, yününden ayırıp temizlediği ham derileri pikle halinde fıçılara ambalajladıktan sonra İzmir yoluyla Avrupa ve Amerika’ya ihraç etmekte idi.
1970 yılında Uşak’ın kalkınmada öncelikli iller kapsamına alınması, 1970’lerde başlayan nitelikli deri ve deri konfeksiyonu yatırımlarının gelişmesine neden olmuştur. Bu yıllarda teşfik kredilerinden yararlananlara yurt dışında çalışan işçilerden eklenmiş ve birikimlerini çok ortaklı şirketler aracılığı ile değerlendiren bu kişiler sanayi yatırımlarına yönelmişlerdir.
1973–1980 yılları arasında ildeki yatırımlar genellikle yerel sermayece gerçekleştirilmiştir. Bu dönemin geçmişten farkı kimi kesimlerde gerçekleştirilen yatırımların büyük ölçekli olması ve genel olarak imalat sanayinin yapısında bir çeşitlenme ortaya çıkmasıdır. Bu dönemde işyerlerinin %71’inde dokuma, giyim eşyası ve deri sanayi oluşturmakta ve ücretli çalışanların %46.8’i bu işkollarında bulunmaktaydı.
1982 yılında ildeki deri imalathanelerinde 1000 ton tabak yünü, 100 ton kıl, 1000ton meşin ve astarlık deri üretilmiştir. Ayrıca 60’a yakın işyerinde yeni eklenen makinelerle süet ve zig deri üretilmeye başlanmıştır. 1983 yılında yapılan bir araştırmaya göre ilde 300 deri imalathanesi vardı. Bu imalathanelerde 1500 işçi çalışmaktaydı. 1988 yılında   Ticaret ve Sanayi odası ile Tabak Esnaf Odasına kayıtlı 537 deri sanayicisi olmasına rağmen bunlardan sadece 300 kadarının işletmesi vardı. Geri kalanı ise fason deri imalatı yapmakta idi. Ayrıca derneğe kayıtlı olmayan ve kayıt dışı çalışan 40-50 adet fason deri imalatçısı  deri   işlenmekteydi. Bu işyerinde 3500–4000 civarında işçi çalışmakta idi.
1994 yılının ikinci yarısında özellikle 5 Nisan 1994 tarihinde açıklanan istikrar paketinin doğal bir sonucu olarak ülke çapındaki imalat sanayinde görülen duraklama Uşak imalat sanayinde de görülmüştür, bunun sonucunda büyük bir darboğaz’a girilmiştir. Üretilen deri satılamaz hale gelmiş, ham deri ve yardımcı kimyasal madde girdilerinin aşırı artışı sonucunda da zarar eder duruma düşmüştür. 9 Haziran 1995  tarihinde Tabak Esnaf odasından alınan bilgilere göre odaya kayıtlı 356 adet deri sanayicisi bulunmaktadır. Fason deri işleyenlerin tamamı deri imalatını bırakmışlardır.
1988 yılı ile bugünü karşılaştıracak olursak odaya kayıtlı üye sayısında önemli derecede düşüş olmuştur. Çeşitli nedenlerden dolayı 181 adet sanayici deri işletmeciliğini bırakmıştır. Bunun sonucu olarak da istihdam edilen işçi sayısında  da önemli bir düşüş meydana gelmiştir.
Günümüzde giysilik deri üretiminde önemli bir yeri olan Uşak’ta sanayicilerin bir kısmı şehir içinde kalan Yeni Tabakhane Semtinde, bir kısmı Çanlı mevkiinde bulunan Çanlı Tabakhanelerinde, bir kısmı Zigciler Sitesinde, bir kısmı da Karma Organize Sanayi Bölgesi’nde faaliyet göstermektedir.
UŞAK’TAKİ DERİCİLİK İŞLETMELERİYLE İLGİLİ GENEL BİLGİLER
İşletmeler, tek bir girişimci tarafından oluşturulabildiği gibi, iki veya daha fazla girişimcinin ortaklığıyla da oluşmaktadır. Uşak’taki deri işletmeleri tek şahıs işletmesi ve limited şirket olarak örgütlenmiştir. Bunlar %46,6’sı tek şahıs ve %53,4’ü limited şirket türünde yapılanmışlardır. Diğer şirket türlerinin görülmemesi işletmelerin büyümelerinin sınırlı olmasına neden olabilir. Tek şahıs işletmesi kurmak, limited şirket kurmaktan daha basit ve ucuzdur. Limited şirket en az iki ortak ve en az 500 milyon lira sermaye ile ana sözleşme hazırlanarak kurulurken şahıs işletmesi için ana sözleşme ve sermaye şartı yoktur. ortaklık türü bir yapılanmayı tercih etmeyenlerin limited şirketlerin tasfiyesinin Maliye Bakanlığı incelemesinin sonuçlarını metakip en az 1 yıl zaman alacağından olabilir ya da ortak iş yapma kültürünün yerleşmemesi sayılabilir. Şahıs işletmelerinde ise zarar olsa dahi yıllık asgari geçim endeksine göre vergi ödenmesi gerekir.
Dünyadaki deri pazarında rekabet güçleri çok zayıflamış durumda olan Türkiye’deki ve özellikle de Uşak’taki dericilerin ortak iş yapmaya özendirilmesi rekabet avantajını tekrar kazanmaları ve bu avantajı sürdürebilmeleri için en önemli şartlardan birisi olduğu unutulmamalıdır.
İşletmelerin kuruluş tarihlerine göre yaklaşık % 95 gibi yüksek bir oranla 25 yaşından küçük olduğu görülmektedir. Yüzyıllardır deri işletmeciliği yapıldığı bilinen Uşak’taki işletmelerin çok genç olması düşündürücüdür. Bu durum aynı zamanda işletmelerin büyük çoğunluğunun kurumsal bir yapıya sahip olmadıklarının da bir göstergesi sayılabilir. Bugün faaliyette bulunan işletmelerin yarıya yakınının 1990 – 2000 yılları arasında kurulmuş olması bu dönemde pazarda işlerin çok iyi gitmesine paraleldir. 2000’den sonra kurulan işletme sayısındaki azalma 1998’de başlayıp etkisi artarak hissedilen global krizin bu sektöre etkisi şeklinde betimlenebilir.
Deri işletmelerinin genellikle iki ya da üç katlı binalarda işleme yaptıkları tablo 4’ten anlaşılmaktadır. Ayrıca deri işletmelerinin dört ve beş katlı binaları da tercih ettiği anlaşılmaktadır. Ancak daha çok iki ya da üç katlı binalar tercih edilmektedir.İl

Uşak-Eşme Kilimleri

Uşak Eşme Kilimleri-Uşak Kilim Resimleri-Uşak Kilimleri FotoğraflarıUşak Eşme Kilimleri-Uşak Kilim Resimleri-Uşak Kilimleri Fotoğrafları EŞME KİLİMLERİYöremizde tanınmış olan el sanatı Eşme Kilimleridir. Ancak diğer bölgelerimizde olduğu gibi Eşme Kilimleri de büyük bir değişikliğe uğramıştır. Geçmişte Eşme halkının kendi ihtiyaçları için yaptığıUşak Eşme Kilimleri-Uşak Kilim Resimleri-Uşak Kilimleri Fotoğrafları bugün örnekleri camii ve mescitlerde bulunan eski kilimlerUşak Eşme Kilimleri-Uşak Kilim Resimleri-Uşak Kilimleri Fotoğrafları günümüzde evlerinde kullandıkları ve tüccar siparişleri ile ticari amaçla dokudukları kilimler karşılaştırıldığındaUşak Eşme Kilimleri-Uşak Kilim Resimleri-Uşak Kilimleri Fotoğrafları boya ve iplik kalitesi bakımından oldukça değişiklikler görülür. Eşme Kilimleri genel olarakUşak Eşme Kilimleri-Uşak Kilim Resimleri-Uşak Kilimleri Fotoğrafları “ AltınbaşUşak Eşme Kilimleri-Uşak Kilim Resimleri-Uşak Kilimleri FotoğraflarıToplu-hürriyet-Albaş-Selvili Namazlağ olarak gruplandırılır. Ayrıca “ Gıcıklı dedikleri bir kilim türü de yapılmıştır. Her yıl mayıs sonunda Uluslar arası Eşme Kilim Kültür ve Sanat Festivali düzenlenmektedir.


Uşak Eşme Kilimleri-Uşak Kilim Resimleri-Uşak Kilimleri Fotoğrafları


Uşak Eşme Kilimleri-Uşak Kilim Resimleri-Uşak Kilimleri Fotoğrafları


Uşak Eşme Kilimleri-Uşak Kilim Resimleri-Uşak Kilimleri Fotoğrafları


Uşak Eşme Kilimleri-Uşak Kilim Resimleri-Uşak Kilimleri Fotoğrafları


Uşak Eşme Kilimleri-Uşak Kilim Resimleri-Uşak Kilimleri Fotoğrafları

Uşak Battaniye

Çocukların severek izlediği çizgi film karakteri caillou, battaniye üreticilerinin de gözdesi oldu. Uşak’taki battaniye üreticileri çocuklara yönelik caillou motifli battaniye üretmeye başladı.

Türkiye’deki battaniye üretiminin yüzde 95’ini karşılayan Uşaklı firmalar ürün çeşitliliğini de geliştirerek toplumun her kesimine hitap etmeye özen gösteriyor. Daha önce Formula 1 pilotlarını, siyasileri, aşıkları ve spor kulüplerinin motiflerini içeren battaniyeler üreten Uşaklı battaniyeciler şimdi de çizgi film kahramanı caillou motifli battaniyeler üretmeye başladı. Çocukların televizyonda büyük bir ilgiyle izlediği caillou, şimdi de minikleri ısıtıyor. Caillou battaniyesinin lisansını alan Sesli Battaniyeleri, sadece 3 ay içinde 25 bin battaniye sattı. Caillou’nun çocuklara örnek tavırlar sergilemesi ve ilgiyle izlenmesinden dolayı lisansını aldıklarını söyleyen Sesli Battaniye Müşteri İlişkileri ve ÜR-GE Yöneticisi Zeki Çelik, ürünün ihracatı için çalışma başlattıklarını da ifade etti.
Sevimli hali ve örnek tavırlarıyla çocukların gönlünde taht kuran, 50 ülkede izlenen ve web sitesi her ay 1 milyon tıklanan caillou, üreticilerin de gözdesi haline geldi. 2007’de Türk çocuklarıyla tanışan caillou, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı dahi etkiledi. Çocuklarla sohbeti sırasında Başbakan’ın ‘Torunlarım da caillou izliyor’ demesi, çizgi film karakterini minik dünyaların fenomeni haline getirdi. Fransız asıllı Kanadalı Christine L'Heyreux tarafından basit cümleler ve illüstrasyona dayalı bir sistemle toplumun bir parçası haline getirilen caillou, battaniye üreticilerine de ilham oldu.

Uşak’ın en büyük battaniye üreticileri arasında yer alan Sesli Tekstil, caillou battaniyesi üretmek için lisans aldı. Ürünü hazırlamak için yaklaşık 1 yıl önce çalışmalara başlayan şirket, projenin taslak halini 6 ayda bitirdi. Haziran 2010’dan itibaren üretimine başlanan caillou battaniyeleri, 3 ay önce piyasaya sürüldü. 3 ayda toplam 25 bin tane satılan caillou battaniyesi; bebeklere ve çocuklara yönelik yapıldı.

Sesli Tekstil Müşteri Temsilcisi ve ÜR-GE Yöneticisi Zeki Çelik, Türkiye’nin her noktasından caillou battaniyesi siparişi aldıklarını ifade ederek battaniyeleri 35 ile 64 TL arasında sattıklarını bildirdi.

Caillou battaniyelerini yurt dışına ihraç etmek için çalışma başlattıklarını da belirten Zeki Çelik, “Miniklerin gözünde ayrı bir yeri olan caillou üretime de ilham oldu. Hem satış, hem de reklam yönünden büyük avantajlarını görüyoruz. Türkiye dışındaki birkaç ülke için de lisans başvurusu yaptık. Bu ülkeleri şu an için açıklamak istemiyoruz. Gerekli izinleri almamız halinde, battaniyeyi yurtdışına ihraç etmeye başlayacağız” dedi.

Uşak Tarhanası

UŞAK TARHANASI Türk Mutfağı’nın tanınmış bir yemeğidir. Tarhana Türk folk kültüründe türkü ve şiirlerde de pek çok kez yerini almıştır. Yaz güneşinde olgunlaşmış bol hasatın ürünü olan tarhana, sabah kahvaltısı da dahil her öğün yenebilir,kesinlikle bağımlılık yapacak kadar güzel olan uşak tarhanası Vitamin deposudur. Tarhanayı ilk kez Orta Doğu ve Anadoluya Doğu Asyadan gelen Selçuk Türklerinin yaptıkları bilinmektedir. Asyalı Türkler her türlü yiyeceği kurutarak saklamaya çalışmışlar ve yoğurdun saklanması için de Tarhana Çorbasını bulmuşlardır. Büyük bir bölümü yoğurttan oluşan Tarhana Çorbası besleyicidir; ayrıca kuru toz şeklinde olduğu için de uzun süre saklanabilir. Yüksek besin değeri nedeniyle Selçuk ve Osmanlı ordusundaki askerlerin beslenmesinde sıkça kullanılmış ve hala da toplu beslenmenin yapıldığı yerlerde yaygın olarak kullanılmaktadır. Tarhana çorbasının bir çok türü bulunur.
Anadoluda en çok Kastamonu, Kahramanmaraş ve özellikle UŞAK yöresinde yapılır.
-UŞAK TARHANASI YAPILIRKEN KULLANILAN GIDALAR
Malzeme olarak un, yoğurt, süt, kırmızı ve yeşil biber, nane, soğan, domates ve tercihe göre haşlanmış yoğurt veya fasulye belli oranlarla hazırlanır. bir gün öncesinden hamur için maya hazırlanır. hazırlanan maya un ile yoğrulurken, yukarıda sayılan malzemeler de ilave edilmek suretiyle, karışım hazırlanır. belli bir kıvama gelen karışım, geniş kap,(toprak çömlek veya leğen) içine konulur. 15-20 gün bu kapta bekletilir. bu arada 2 günde bir, hafif ıslatılmış elle karıştırılarak mayalanması sağlanır. kıvamına gelmiş karışım bir bez (iteği)üzerine parça parça yayılır.ovalanacak kadar kuruyan parçalar elle ufalanarak elekten geçirilir. toz haline gelen tarhana iteği üzerine serilerek gölgede kurumaya bırakılır.kuruyan tarhana ihtiyaç anında kullanılmak üzere toprak kaplarda, bez torbalarda, cam kavanozlarda saklanır.
-UŞAK TARHANA TARİFİ

-Sıvı yağ, salça
-Sarımsak, tuz
-Su
UŞAK tarhana Yapılışı-Tencerenin altını kapatacak kadar yağ, 2 çorba kaşığı salça, biraz kızartın
-Sonra 6 su bardağı su ve böylece su hafif ılık olasıya kadar ısıtın
-Sonra 3-4 çorba kaşığı tarhanayı suyun içine katın ve karıştırın.
-Ve karıştırmaya devam edin yoksa tarhanalar lapa lapa olur karışmam. Karıştırın, karıştırın, karıştırın
-Buarada canınız sıkılınca arada tuz koyun karıştırmaya devam edin
-Buarada sarımsakları unuttuk, sarımsakları ezin hemen çaktırmadan suyun içine atınız ve hemen karıştırınız.
-Kısık ateş olsun ki, yavaş yavaş pişsin. Ama işiniz aceleyse yüksek ateşte olabilir, genelde yüksek ateş oluyor benimki ayakta durmak hoşuma gitmiyor.
-Kaynayınca tamamdır afiyet olsun

Uşak Ünv Coğrafya Bölümü

Uşak- İskender Pala

Yaşamı;
İlkokul’u Uşak Cumhuriyet İlköğretim Okulu’nda bitirdi. Lise’yi Kütahya Lisesi’nde bitirdikten sonra İstanbu Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde okumaya hak kazandı. Aynı okulda yaptığı lisans tez çalışması Câmiu'n-Nezâir’dir. Doktora çalışmasını ise "Aşkî, Hayatı, Edebî Şahsiyeti ve Divânı" başlığı altında yine İstanbul Üniversitesi’nde yaptı. Divan edebiyatı dalında 1983 yılında doktor, 1993 yılında İstanbul Üniversitesi dikkat çeken yazarın çeşitli ansiklopedi ve dergilerde edebiyat araştırmacısı sıfatıyla yayımladığı bilimsel ve edebi makalelerinin yanında ortaokul ve liseler için yazdığı ders kitapları da bulunmaktadır. Ayrıca, Osmanlı deniz tarihiyle ilgili araştırmalarda bulunmuş ve bir kısmını kitaplaştırmıştır.
Okuma hayatına Peyami Safa’nın eserleri ile başladığını belirten yazar, ilk okuduğu kitapların 9. Hariciye Koğuşu ve Yalnızız olduğunu söylüyor. Ömer Seyfeddin, Refik Hâlid, Reşat Ekrem okunduktan sonra, Osmanlı tarihi ve edebiyatla tanışması Erzurum ve İstanbul’daki üniversite yıllarına denk gelmiş.
Bir ara Hilmi Yavuz ile TRT’de Şairane adlı programı sunan yazar, TRT 2'de Divançe adlı programı hazırladı. Şu anda Zaman gazetesinde Kültür-Sanat sayfasında köşe yazıları yayınlanmaktadır.
Düzenli olarak Altunizade ve Tarık Zafer Tunaya Kültür Merkezlerinde Divan Şiiri Saati adı ile etkinlikleri olup sık sık okur günleri de düzenlemektedir. Halen Uşak Üniversitesi'nde öğretim görevlisidir.

Kişisel yaşamı

İstanbul’da ikamet eden yazar evli ve 4 çocuk babasıdır.

Aldığı görevler

  • 1979-1982 İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türkoloji seminer kütüphane memuru
  • 1982-1984 Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Deniz Lisesi Komutanlığı'nda teğmen
  • 1984-1986 Üsteğmen
  • 1986-1987 Boğaziçi Üniversitesi'nde part-time Türk Dili ve Edebiyatı öğretim üyesi
  • 1987-1994 Yüzbaşı, Dz.K.K.lığı Tarihi Deniz Arşivi kuruluş ve faaliyetleri
  • 1994-1996 Tarihi Deniz Arşiv Araştırmaları ve Dz.K.K.lığı yayın faaliyetlerinin yürütülmesi
  • 1996-1997 Öğretim yılı, MSÜ Fen-Edebiyat Fak. Eski Türk Edebiyatı öğretim üyesi ve İSAM redakte kurulu üyeliği
  • 1997 Öğretim yılı İstanbul Kültür Üniversitesi öğretim üyesi idi. Sonra istifa etmiştir.
  • (2009) - (?) (Uşak Üniversitesi) Öğretim üyesi

Ödüller

  • Türkiye Yazarlar Birliği dil ödülü, 1989 (Ansiklopedik Divân Şiiri Sözlüğü)
  • AKDTYK Türk Dil Kurumu ödülü, 1990 (Ansiklopedik Divân Şiiri Sözlüğü)
  • Türkiye Yazarlar Birliği inceleme ödülü, 1996 (Şairlerin Dilinden)
  • Aydınlar Ocağı Kayseri Şb. Yılın Edebiyat Adamı ödülü, 2001
  • YTB Uşak Halk Kahramanı ödülü, 2001

Eserleri


  • Ansiklopedik Divan Şiiri Sözlüğü
  • Kronolojik Divan Şiiri Antolojisi
  • Akademik Divan Şiiri Araştırmaları
  • Divan Edebiyatı
  • Atasözleri Sözlüğü
  • Müstesna Güzeller
  • Şairlerin Dilinden
  • Aşina Güzeller
  • Ah Mine’l-Aşk
  • Efsane Güzeller
  • Kudemanın Kırk Atlısı
  • Kırklar Meclisi
  • Şiirler Şairler Meclisler
  • Şi’r-i Kadim
  • …Ve Gazel Yeniden
  • Perişan Gazeller
  • Peri-şan Güzeller
  • İki Dirhem Bir Çekirdek
  • İki Darbe Arasında
  • Ayine
  • Gözgü
  • Tavan Arası
  • Kahve Molası
  • Güldeste
  • Gül Şiirleri
  • Hayriyye
  • Hilye-i Saadet
  • Babil’de Ölüm İstanbul’da Aşk
  • Kadılar Kitabı
  • Kırk Güzeller Çeşmesi
  • Kitab-ı Aşk
  • Kırk Ambar
  • Mir'at
  • Leyla ile Mecnun
  • Dört Güzeller
  • Katre-i Matem
  • Mevlid
  • İki Darbe Arasında
  • Şah ve Sultan

  • Kurtların Efendisi

15 Mayıs 2011 Pazar

Uşak'ta Tarım ve Sanayi

İlin genel ekonomik yapısı tarım, sanayi ve ticarete dayalıdır. Uşak halkının % 55’i şehirde oturmaktadır, ticaret ve sanayi ile uğraşmaktadır. % 45’i ise köylerde oturarak tarım ve hayvancılık ile uğraşmaktadır.
İlçeler dahil tarımsal amaçlı kullanılabilen alan 242.114 hektardır. Sulanabilen arazinin miktarı ise 1.427 hektardır. Bu nedenle il tarımında büyük bir gelişme gözlenememiştir. İl arazisi özelliğine göre sulu tarım alanı, kuru tarım alanı, çayır mera, orman ve fundalık olarak dağılım göstermektedir. Tarımsal ürünleri buğday, arpa, yulaf, bakla, nohut, fasulye, mercimek, börülce, fiğ, burçak, mürdük, tütün, şeker pancarı, pamuk,susam, lahana, ıspanak, pırasa, biber, domates gibi ürünler yetişir.

Arazi Özelliği Alanı                             ( Hektar )                     Oranı ( % )
Sulu Tarım Alanı                                     13 477                         2,5
Kuru tarım Alanı                                     228 637                     42.8
Çayır-Mera                                              36 837                       6,9
Orman ve Fundalık                                 236 678                     44.3
Tarım Dizisi                                              18 771                       3,5
Bitkisel ürünlerden arpa,buğday, mısır, patates,ayçiçeği,haşhaş,şeker pancarı ile sebzeler ve meyveler yetiştirildiğinden,elde edilen bu ürünler ilimizde mevcut un,yem ve şeker fabrikalarında hammadde olarak kullanılmaktadır. İlimizde tarım sanayisi gelişmiş durumdadır.
Tütüncülük : İlimizin tarımsal gelirleri içinde tütüncülük önemli bir yer işgal eder. Eşme-Ulubey ve Karahallı ilçelerimizde tütün ziraatı yapılmaktadır. Ancak Eşme ilçesinde daha geniş alanda ve kalitede üretilmektedir.
Meyvecilik : İlimizde son yıllarda meyveciliğe verilen önem gittikçe artmaktadır.özellikle Sivaslı İlçemizde yetiştirilen Çilek halkın önemli bir gelir kaynağı haline gelmiştir. ilimizde, elma, armut, kayısı, erik, badem, ceviz,vişne, kiraz, dut gibi çeşitli meyveler yetiştirilmektedir. Her yıl Mayıs sonu-Haziran başında Çilek Festivali düzenlenerek, çilek güzeli seçilmektedir. Ayrıca, İlimiz Banaz İlçesi ve köylerinde yetiştirilen kiraz ve diğer meyvelerin tanıtılması,pazarlanması ve diğer Turizm, Sanat ve Kültürel etkinliklere ortam hazırlanması amacıyla bu yıl ilk kez Kiraz Festivali yapılması düşünülmektedir. Kışlar soğuk olduğundan, tipik Akdeniz bitkilerinden zeytin ve muz gibi bitkiler burada yetişmez.
Sebzecilik : İlimizde sebzecilikte meyvecilik kadar önemli bir yer teşkil etmektedir. İlimizde hemen hemen her çeşit sebze yetiştirilmektedir. Ispanak, lahana, pırasa, taze fasulye, marul, domates, biber, patlıcan gibi daha bir çok ürünler ilimizde yetiştirilmektedir.
Şeker Pancarı : İlimizde yetiştirilen bu ürün Şeker Fabrikamızda imal edilerek İlimizin şeker ihtiyacını karşılamaktadır.
SANAYİUşak, Türkiye’de ilk sanayi kuruluşlarının ortaya çıktığı yörelerimizden biridir.Uşak ta imalat sanayisinin kurulmasına belirleyici rolü halı ve kilimcilik oynamıştır.
1923 yılına Ticaret ve Sanayi odasının kurulması ile, dağınık bir durumda olan tacir ve sanayiciler bir çatı altında toplanmıştır.
Dericilik : Uşaklı dericiler ülke üretiminin % 60’ını gerçekleştirmektedir. Ayrıca derinin işlenmesi sırasında yan ürün olarak elde edilen etleme artıkları sabun sanayiinde, traş artıkları da ayakkabı ( astar imalatı ) sanayiinde kullanılmaktadır. Dericilik sektöründe 300 işyeri faaliyet göstermektedir
Tekstil : İkinci ana sektör tekstildir; bu sektörde ana imalat konuları aşağıdadır.
1- Pamuklu Dokuma ( tülbent, mermerşahi, kaputbezi, astarlık vs.
2-Apre boya baskı
3-Pamuk İpliği
4- Halı, kilim ve battaniye ipi
5- Pelüş Battaniye
6- Makine Halısı ve Kilim
Yeni ve eski tesislerin büyük bir çoğunluğu teşvik belgelidir. İl ekonomisi sanayiye ve paralel olarak ticari yönden de yoğun bir trafiğe sahne olmaktadır. Üretilen mamullerin pazarlama faaliyetleri gereğince, yurdumuzun her yerinden gelen tacirler ildeki hayata canlılık kazandırmaktadır.
Dokumacılık : Yatırımları teşvik yasalarının sağladığı imkanlarla Uşaklı sanayici modern teknoloji kullanmaya başlamış, yeni makinaları ithal ederek üretim kapasitelerini artırmıştır. Dokumacılığın tarihi oldukça eskidir. Basma ve amerikan bezi ilimizde çıkarılmaktadır. Afyon Kocatepe Üniversitesine bağlı Tekstil Mühendislik Fakültesi Karahallı ilçemizde açılmıştır.Geçen yıl ilk kez Karahallı tekstil ve Dokuma Festivali eylül ayında düzenlenmiştir.
Battaniye : İlimizde son yıllarda çoğalan yün iplik fabrikalarında üretilen yün İpliklerini dahilde değerlendirmek gayesiyle bazı fabrikalarda münferit şahısların kurduğu büyük dokuma makinelerinde düz ve desenli peluş battaniyeler imal edilmektedir.1973-1981 yılları arasında ilimizin kalkınmada ikinci derecede öncelikli iller arasında yer alması ve getirilen teşviklerle makinelerde modernizasyon sağlanmış, ülke üretiminin % 85’i ilimizde imal edilir olmuştur.
Seramik Sanayi : İlimizde tekstil sanayine paralel olarak seramik sanayinde de önemli gelişmeler olmuştur. İlimizde faaliyet gösteren, Hitit Seramik, Uşak Seramik, Umpaş Seramik Fabrikası olmak üzere 3 adet Seramik Fabrikası vardır.
Madencilik : Uşak, yeraltı kaynakları bakımından oldukça zengindir. İlin Selvioğlu köyünde mermer üretimi, Ulubey ilçesinde zımpara, güre civarında uranyum, Nadara köyü ve Banaz yörelerinde demir, yine Banaz civarında linyit çeşitleri ile nikel zurları ile civa, Murat dağında da civa,çinko, kurşun ve bakır olduğu tespit edilmiştir. İlin önemli yer altı zenginliklerinin başında altın gelmektedir. Eşme İlçesi Kışladağ Mevkiinde bulunan altın madeni kaynakları MTA tarafından yapılan incelemelerde 1,43 gr/ton altın tenörlü ve toplam 105.8 ton metal altın rezervine sahip olduğu tespit edilmiştir. 2005 yılında üretim için alt yapı tamamlanmış olup 2006 yılı başında üretime başlanılacaktır.
İlimizde bu sanayi kuruluşlarından başka Zımpara,Plastik, Kereste ve Çivi Fabrikası, Kolonya İmalathanesi,Tarım Römorku İmalathanesi ve daha pek çok Sanayi kuruluşlarımız vardır.
Organize Sanayi Bölgesi : Uşak-İzmir karayolunun 14-18 km.sinde 3.782.084 m2 alan üzerinde kurulmuştur. 1984 yılında Uşak Ticaret ve Sanayi Odası konuyu tekrar almış ve İl Özel İdaresi, Uşak belediyesi işbirliği ve bu kuruluşlardan ikişer kişinin katılması suretiyle 28.11.1984 tarihinde 6 kişiden oluşan Uşak Organize Bölgesi Müteşebbis teşekkülü kurulmuştur.
Bölgedeki 354 parselin tamamı tahsis edilmiş, yeni taleplerin karşılanması gayesiyle bölgeye bitişik 250 hektar alanın 3.organize sanayi bölgesi olarak kamulaştırılması çalışmaları devam etmektedir. Bölgenin altyapı, çevre ve trafik düzenlemesi yanında, 200 kişilik konferans salonu, lokanta, misafirhane, market, kütüphane,ve 3adet lojmanı bulunmaktadır.



Uşak Nuri Şeker şeker fabrikası

fabrikanın  kuruluşundaki  resmi






Uşak eşrafından Mehmet Hacım ve arkadaşları tarafından bir anonim şirket olarak kurulan şeker fabrikasıdır. Türkiye'nin ilk şeker fabrikası olarak bilinir. Cumhuriyet'in kurulması ve gelişmesi döneminde önemli bir kilometre taşıdır. Bütün Uşak halkı kurulmasına katkıda bulunmuştur. Ekonomik gücü olan her Uşaklı bu girişime katkıda bulunmuştur. Fabrika, etkinliğini günümüzde de sürdürmektedir.
Fabrikanın adı bir süre sonra "Nuri Şeker" olarak değiştirilmiştir. Kuruluş çalışmalarının izlenmesi amacıyla Ankara'ya gönderilen Şeker, sonraları fabrikanın kurucusu olarak anılmaya başlamıştır. Tüm Uşaklıların katkılarıyla kurulmuş olan ve Kurtuluş Savaşı sonrası dayanışmanın bir ürünü olarak ortaya çıkan fabrikanın en büyük ortağı Mehmet Hacım'dır. CHP döneminde devletleştirilen fabrika Uşak'ın en önemli kurumlarından biri olma özelliğini korumaktadır.

Uşak Karun Hazineleri





 




 

 



 
  



 
 





Uşak Arkeoloji Müzesi’nde sergilenen Karun Hazineleri’ni son beş yılda 769 yabancı turistin ziyaret ettiği ortaya çıktı. Yaklaşık olarak 2500 yıllık bir geçmişi olduğu varsayılan hazine.

Uşak Toptepe Tümülüsünden kaçak kazıyla 1965 yılında bulundu. Metropolitan Müzesinde sergilenirken gazeteci Özgen Acar tarafından izi bulundu. Dönemin Kültür bakanlığının uyarılması sonucu yaklaşık 40 milyon dolarlık masrafa yol açan hukuki süreçler sonunda Türkiye'ye 1993'de geri getirildi.

En değerli parçası olarak kanatlı denizatı broşun bilinmektedir.

Kaçak olarak kazı yapanlarda, satanlarda hep talihsizlikler yaşadıkları için halk arasında da hazinenin laneti var olarak kabul edilir.




Dünyada eşi bulunmayan hazineye olan ilgisizliğin tanıtım eksikliğinden kaynaklandığı belirtiliyor. Uşak İl Kültür ve Turizm Müdürü Şerif Arıtürk, “Son beş yılda otellerimizde 16 bin 762 yabancı konaklamış. Bunlardan sadece 769’u müzeyi ziyaret etmiş.” diyor. Çoğunluğu M.Ö. 7. yüzyılda kullanılan, yüzlerce altın sikkeden oluşan Karun Hazineleri, parayı icat eden Lidyalılara ait. Uşak’a 25 kilometre uzaklıktaki Güre köyünde 1966, 1967 ve 1968 yılında yapılan 3 kaçak kazıyla gün yüzüne çıkarılan hazine, o dönemde kaçakçılar tarafından Amerika’ya satılmıştı. 1985 yılında eserlerin 55 tanesi ABD’de Metropolitan Müzesi’nde sergilenince Türkiye Karun Hazineleri’yle ilgili çalışma başlattı. Müzenin depolarında saklanan eserleri almak için 1987’de dava açıldı. Müze yetkilileri 6 yıl süren davayı kaybedeceğini anlayınca 1993’te ‘Karun Hazineleri’ni Türkiye’ye iade etti. Eserler, 1996’dan beri Uşak Arkeoloji Müzesi’nde sergileniyor. Yer sıkıntısından dolayı onlarca eserin üst üste istiflendiği müzede, 35 bin 573 tarihî eser bulunuyor. Bu eserlerin yüzde 10’u sergileniyor. Müzede Karun Hazineleri’ne ait 450 adet eserden 300’ü sergileniyor.

14 Mayıs 2011 Cumartesi

Resimlerde Uşak


















Uşak-Murat Dağı











Murat Dağı, Kütahya ve Uşak  illerinin en yüksek dağıdır. Uşak ve Kütahya illerinin doğal sınrını oluşturur.
Uşak (merkez) ve Banaz ilçesinin kuzeyini kaplar. 2.312 metrelik zirvesiyle Ege bölgesinin yüksek dağlarından biridir. Uşak'ın sınırları içine de uzanan Murat Dağı'nın il sınırları içinde yükseltisi 1500-2000 metreye varan bir çok tepe ve yaylaları vardır. Bu tepe ve yaylalar engin çam ormanları ve otlaklarla kaplıdır. Ayrıca Gediz Belediyesi himayesinde 2 adet kaplıca hamamı ve değişik yaylalarda villa tipi evleri mevcuttur.

İlkler Şehri Uşak

Kökü çok eskilere dayanan Uşak, İç Ege'nin mütevazı bir şehri iken, 1900'lü yılların başlarından itibaren üst üste gerçekleştirdiği sanayi hamleleri ile ülke geleceğini ve millet kaderini tayinde ne denli iddialı olduğunu ortaya koymuştur. İlk şeker ve iplik fabrikaları, adı Uşak ile özdeşleştirilmiş battaniyesi, tekstil ve seramik sektöründeki başarısı, deri sektöründeki iddiası ile Uşak haklı olarak “Aşıklar Diyarı” unvanına layık olan modern bir şehirdir.
A- 1913 Sanayi Sayımında 13 Kuruluşun 3 Tanesi UŞAK'ta:
  XIX. yüzyılın son çeyreğinde, Uşak kazasında yün ipliği imalatı için fabrikalar kurulmuştur. Uşak’ın büyük halı tüccarlarından, Tiritoğlu Mehmet Paşa, Hamzazade Hacı Hüseyin, Hacı Gedikzade ve Hacı Mustafa Efendiler halı ipliği üretmek ve şayak (Kaba dokunmuş dayanıklı bir çeşit kumaş) dokumak üzere 1898 yılında bir fabrika kurdular. Bu fabrikanın arkasından Yılancızadeler ve 1902 yılında Bacakzadeler birer iplik fabrikası kurmuşlardır. 1905 yılında ise Bıçakcızade Biraderler ve Mehmet Zeki Kumpanyası iplik fabrikaları açılmıştır. 1910 yılında Hamzazade ve ortakları şayak fabrikası kurmuşlardır. XX. yüzyılın başlarında Türkiye’de çok az sayıda fabrika olduğu düşünülürse, Uşak’ta iplik fabrikalarının kurulması önemini bir kat daha arttırmıştır. Nitekim 1913 sanayi sayımına göre,
Türkiye’de yün ipliği üretimi ve yün dokumacılığı yapan 13 kuruluştan 3 tanesi Uşak kazasında bulunuyordu. Uşak’taki iplik fabrikaları Cumhuriyet devrinde eski işlevlerinin yanında dokumacılığın diğer sahalarına; kaşmir (İnce, sık bir tür yün), şayak ve kumaş dokuma işlerine yönelmişlerdir. Cumhuriyet’in ilk on yılında Uşak’taki fabrika sayısı 5’e yükselmiştir. 1967 yılında ilde faaliyet gösteren 38 adet yün iplik fabrikası bulunmaktaydı. 1983 yılında ilde yün ipliği ve yünlü dokuma imal eden büyüklü küçüklü 78 atölye ve fabrika bulunmaktaydı.

B- Türkiye'nin İlk Çokortaklı Şirketi ve İlk Şeker Fabrikası
  Osmanlı Devleti’nde şeker fabrikası kurmak için XIX. yüzyıl ile XX. yüzyılın başlarında yapılan şahsi teşebbüsler çeşitli engeller yüzünden gerçekleşememiştir. Cumhuriyet Döneminde özel sermaye ile Uşak’ta ilk şeker fabrikasını tesis eden Nuri  (Şeker)  Bey’in kafasında bu düşünce daha Osmanlı döneminde oluşmaya başlamıştır. Araştırmacı bir kişiliğe sahip olan Nuri Bey, Avrupa’dan şekerin, pancardan çıkarıldığını öğrendikten sonra XX. yüzyılın başlarında pancar yetiştirerek şeker üretmek için faaliyete geçmiştir.  Çiftçilikle uğraşan köylülere pancar ziraatının nasıl yapılacağını öğretmiştir.
Cumhuriyetin ilânından önce şeker fabrikası kurmak için harekete geçen Nuri Bey’in çok özverili çalışmaları sayesinde, 17 Aralık 1926 tarihinde Uşak’ta Türkiye’nin ilk şeker fabrikası açılmıştır. Fabrika en fazla 60.000 ton pancar işleyerek, 6.000 ton şeker üretecek kapasitedeydi. Böylece Türkiye’de özel sermaye ile ilk sanayi hamlesi başlatılmıştır.
Uzun ve yorucu bir kuruluş aşamasından sonra fabrikanın açılış töreni yapılmış ve üretilen şekerlerden numune olarak Mustafa Kemal Paşa’ya götürüldüğünde Paşa, Nuri Bey’e “Her sahada madalyamız vardı. Sen ilk iktisat madalyasını bize kazandırdın... Ben düşmanı denize döktüm, sen iktisadi harp ilan ediyorsun... Bu şeref hangi aileye nasip olur” diyerek Nuri Bey’i olağanüstü çalışmalarından dolayı övmüştür. Fabrika, işletmeye açıldıktan bir süre sonra işletme sermayesi sıkıntısı sebebiyle Atatürk’ün emriyle devletleştirilmiştir.
  Nuri Şeker öncülüğünde kurulan Uşak Şeker Fabrikası, Cumhuriyet Döneminin ilk çok ortaklı tesisi olması açısından, Türkiye ekonomisi için önemli katkıları olan bir tesistir. Fabrika, başta şeker pancarı ile uğraşan köylüler, pancarı işleyen fabrika personeli, tesise hammadde getiren ve üretilen şekeri pazara taşıyan nakliyeciler, fabrikaya çeşitli ürünler satan ve üretilen ürünü il içi ve dışında pazarlayan esnaf olmak üzere farklı sektörlere önemli katkılar sağlamaktadır.
Uşak Şeker Fabrikası şeker pancarından şeker üretirken geriye posa halinde kalan küspeyi köylüler hayvanlara yediriyordu. Şeker üretirken geriye kalan melas önceleri müskirat içkisi yapan yerlere göndermekteydi. 1931 yılında Uşak Şeker Fabrikası yanında bir ispirto fabrikası kurulmasıyla, Uşak yeni bir fabrikaya daha kavuşmuştur.

Uşak-Ulubey Kanyonları







Ulubey Kanyonu  Uşak  ilinin Ulubey   ilçesi sınırları içerisindedir.ABD dekiArizona Eyaleti sınırları içersinde buluvnan büyük kanyon dan sonra dünyanın en büyük 2. kanyondur. Bugüne kadar bilinmeyen kanyon, Ulubey Çayı ve Banaz Çayı boyunca devam eden bir ana kanyon ile buna bağlanan onlarca büyük yan kanyonlardan oluşur. Ulubey çayı, bütün kanyonu adeta saklı bir cennete çevirmiştir.
Ulubey'de ilin güney ve güney batı kesimlerinde jeolojik yapının özelliğinden dolayı oluşan Ulubey Kanyonu, kanyondan geçen Dokuzsele Deresi’nde meydana gelen kirlilikten dolayı turizme açılamıyor. Kanyonun, dibinden geçen Dokuzsele Deresi temizlendiğinde yamaç paraşütü ve doğa turizmine açılması planlanıyor.
Kanyonların il turizmi için büyük kazanç olduğunu belirten Ulubey Belediye eski Başkanı Hüseyin Buğdaylı, "Ulubey Kanyonu Uşak ve Ulubey için büyük önem taşımaktadır. Bu bölgenin Türk turizmine kazandırılması büyük kazanç olacaktır. Kanyonun turistlik önem kazanabilmesi için içersinden geçen Dokuzsele deresinin temizlenmesi gerekir. Uşak Karma-Deri Organize Sanayi Bölgesi’nin kimyasal atıkları bu derelere atıldığı sürece bölgede herhangi bir çalışma yapılamaz" dedi.
Ulubey Belediyesi olarak kanyonlar için şu an için herhangi bir proje düşünmediklerini ama arıtma tesislerinin açılmasından sonra bölgenin turizme kazandırılması için proje hazırlayacaklarını ifade eden Buğdaylı, "Derelerin tamamlanacak arıtma tesisi ile kirlilikten kurtulacağını biliyoruz. Derelerden temiz su akmaya başladığı taktirde kanyon eski güzelliğine kavuşacak. Ulubey Belediyesi olarak eğer dereler temizlenirse kanyonun Türk turizmine kazandırılması için gerekli çalışmayı yapacağız. Öncelikli olarak kimyasal atıkların temizlenmesi gerekiyor" şeklinde konuştu.
Kanyonda her türlü meyve ve sebze yetiştirilir. Kanyona toprak yollardan iyi bir arazi aracı ile inebilirsiniz veya belirlediğiniz bir güzergahta grup halinde yürüyüş yapabilirsiniz. Ulubey Belediye eski Başkanı Hüseyin Buğdaylı, bölgeyi koruyarak turizme kazandırmak için gayret sarfediyor. Banaz çayında sal sporları, kayalıklarda tırmanış, kanyon boyunca balonla gezinti yapılabilir. Ulubey İlçesi, Uşak merkeze 29 km mesafededir ve gün boyu toplu taşıma imkânı vardır. Uşak merkezinde konaklayabilir ya da kanyona hakim tepelerde çadır kurabilirsiniz.

Uşak Türküleri










Uşak Tarihi Eserler ve Turistik Yerler

Uşak ili tabiî güzellikleri, târihî eserleri, zengin ulaşım imkânları ve yeterli şifâlı su kaynakları ile meşhur bir ilimizdir. Turizm bakımından her imkâna sahiptir.

Tarihi mekanlar ve eserleri

Ulu Câmi

Çarşı içinde sağlam yapısı, ilginç özellikleriyle dikkati çeken câminin yapım târihi kesin belli değildir. Taçkapının üzerindeki kitâbe Germiyanoğlu Süleymânşahın oğlu Yâkup Beyin 1419’da yaptırdığı bir çeşmenindir. Câminin de bu târihlerde yapıldığı tahmin edilmektedir. Gördüğü tâmirler yüzünden bâzı bölümleri orijinalliğini kaybetmiştir.

Burmalı Câmii

Yapım târihi kesin belli değildir. Mîmârî tarzından 16. asırda yapıldığı tahmin edilmektedir. Çeşitli zamanlarda tâmir görmüştür. Girişin sağındaki minâre silindirik gövdelidir. Gövdede tuğlalar çeşitli biçimlerde dizilerek desenler meydana getirmiştir.

Çakaloz Câmii

Kurtuluş mahallesindedir. Kitâbesi olmadığından yapım târihi bilinmemektedir. Minâresi ve taç kapısının üzerindeki Sultan İkinci Abdülhamîd Hanın tuğrasından 19. asırda yapıldığı tahmin edilmektedir. Batı tesiriyle değişen Osmanlı mîmârîsinin bütün özellikleri câmide görülür.

Şeyh Hacı Kemer Türbesi

Cumâ Mahallesindedir. Türbede Germiyan Beyi Süleyman Şahın dâmâdı Şeyh Hacı Kemal Efendiyle hanımı medfundur. Kemal Efendi, Nakşibendi tarîkatı şeyhi ve uç beyiydi.

Çatalköprü

Uşak’a 45 km uzaklıktaYenişehir köyü yakınlarında Gediz Irmağı üzerinde kurulan köprü, Selçuklular zamânında yapılmıştır. Uzunluğu 145 m olup, üç kemerlidir.

Çanlı Köprü

Dokuzsele Çayı üzerindedir. Kitâbesinden 1256’da Emir Sipahsalar Şucâeddîn Kızıl’ın yaptırdığı anlaşılmaktadır. Genişliği 3, uzunluğu 8 metredir.

Beylerhan Köprüsü

Gediz Irmağı üzerinde Beylerhan köyü yakınındadır. Kitâbesi olmadığından yapım târihi kesin olarak belli değildir. Osmanlıların ilk devirlerinde yapılmıştır. Köprübaşı, Sarıkız ve Güre Köprüsü adlarıyla da bilinir. 1894’te tâmir gören köprü 50 m uzunluğunda 3,5 m genişliğindedir. Üç büyük, üç küçük olmak üzere altı gözden meydana gelir.

Halıpazarı Köprüsü

Uşak’ın içinde Dokuzsele Deresi üzerindedir. Osmanlılar zamanında yapılmıştır. Uzunluğu 2, genişliği 5, yüksekliği 3,5 metredir.

Zafer Anıtı

İl merkezine 15 km mesâfedeki Göğem köyündedir. Kurtuluş Savaşında Yunan orduları Başkomutanı General Trikopis’in teslim alındığı tepe üzerine dikilmiştir. Trikopis ve karargâhını Süvâri Bölük Komutanı Sivaslı YüzbaşıAhmed Bey, 2 Eylül 1922 gecesi saat 22.30’da teslim almış ve Kafkas Fırkası Komutanı Albay Dadaylı Hâlit Beye teslim etmiştir.

Selçikler Şehri Kalıntıları

Sivaslı ilçesinin Selçikler köyünde yapılan kazılarda eski târihi “Sebaeste” şehrine âit kalıntılar bulunmuştur. Bulunan eserler Hitit ve Roma devrine âittir. Trainopolis (Flaviopolis): Banaz’ın Ahlat köyündedir. Romalılardan kalma bir şehir kalıntısıdır. Bizans İmparatoru Traianugs şehri yeniden yaptırmıştı. Leşker (Leşler) Kayası: Uşak Bozkuş köyündedir. Frikyalılardan kalma kaya mezarlarıdır. Ulubey: Çarpıcı köyü yakınlarındaRomalılardan kalma anfiller ve toprak içinde aile mezarları bulunmuştur. Sülümenli: Romalılardan kalma iki heykel, saray, kale ve tiyatro kalıntılarıdır. Katakekomene sitesi: Bugünkü Eşme buraya kurulmuştur.

Mesire Yerleri

Uşak, Mesire yerleri ve tabiî güzellikler bakımından çok zengin bir ilimizdir. bâzı mesire yerleri şunlardır:

Çevreköy Akse Çamlığı

İl merkezine 3 km mesafede orman içi dinlenme yeridir. Bölge kızılçam, söğüt, kavak ağaçlarıyla kaplıdır. İçinden bir akarsu geçer. Manzarası çok güzeldir.

Evrendi

Sivaslı ilçesine 1 km mesafede Bulkaz Dağı eteklerinde orman içi dinlenme yeridir. Suyu ve çam ağaçları boldur.

Evrendede

Banaz ilçesine 4 km mesâfede orman içi dinlenme yeridir. Karaçam ve kızılçam ağaçları ile kaplıdır. İlin en güzel mesire yerlerindendir.

Çokrağan

Murad Dağı güneyinde orman içi dinlenme yeridir. Gediz Nehrinin kaynağı olan Çokrağan Suyu bu çamlıktan doğar.

Göğem Köyü Çamlığı

İl merkezine 15 km mesâfede Göğem köyündedir. Çamlığın içinde dinlenme evleri vardır. Bu evlerin bakımı ve geliri köy halkına âittir.

İçme ve Kaplıcaları

Uşak şifâlı sular bakımından zengindir. Bu kaynaklardan Hamamboğazı şifâlı suyu ile Aksaz Hamamı en önemlileridir.

Hamamboğazı Ilıca ve İçmesi

Banaz ilçesine 7 km mesâfededir. Dört kaynak hâlinde çıkar. Bunlar Ekşi Suyu, Sarıkız Ilıcası, Gazos Suyu ve Karakazan Suyudur. Ekşi Suyu ile Gazos Suyu 18°C sıcaklıkta olup, sâdece içilmektedir. Diğer iki kaynak ise 37°C sıcaklıkta olup, birer havuzlu hamamları vardır. Konaklama tesisleri yetersiz olan ılıcanın suyu içmeyle, karaciğer, safra yolları ve idrar yolu hastalıklarına banyo olarak ise, romatizma, nefrit, nevralji ve kadın hastalıklarına iyi gelmektedir.

Aksaz Kaplıcası

Ulubey ilçesine 25 km mesâfede Aksaz Çayı kenarındadır. Büyük bir granit kayasının dibinde 5 ayrı noktadan kaynamaktadır. Suyu 39°C sıcaklıktadır. Konaklama tesisleri olmayıp, çadırlarda kalınır. Kaplıca suyu içmeyle karaciğer ve safra yolu hastalıklarına, banyo olarak ise, romatizma nevralji, nefrit, kırık ve çıkıklarla kadın hastalıklarına iyi gelmektedir.

Uşak Ulu Cami



Ulu Cami (Merkez) Uşak il merkezinde bulunan Uşak Ulu Camisi’nin yapım tarihi kesin olarak bilinmemekle beraber, Germiyanoğulları dönemi mimari özelliklerini yansıtmaktadır Caminin giriş kapısı üzerindeki Arapça yazılı sülüs kitabesi bulunuyorsa da bu kitabe cami ile bağlantılı değildir Bir çeşmeye ait olan bu kitabe caminin yapım tarihi ile ilgili bir bakıma bilgi vermektedir

Bu kitabede “Germiyan illerinin beyi Süleyman Şah oğlu Yakup Bey h822 (1419) yılında yaptırdı ve suyunu getirdi” yazılıdır

Cami ile ilgili araştırma yapan Mahmut Akok: “Meskür çeşme evvelce camiin kuzey avlusunun bir kenarında iken son yapılan tamirler ve avlunun tanzimi sırasında buradan kaldırılmış ve üzerinde bulunan kitabe de caminin yapılış tarihine uyması bakımından bugün bulunduğu yere konulmuştur” demektedir

Uşak Ulu Camisi Germiyanoğulları devri, özellikle Beylikler devri ile Osmanlı mimarisi arasında bir geçiş dönemini yansıtmaktadır Bununla beraber bu yapı daha geç dönemlerde onarılmış, XIX yüzyılda ampir üslubunda bezenmiştir Yine bu dönemde önüne bir son cemaat yeri eklenmiştir

Cami kesme taştan bir yapı olup, önündeki son cemaat yeri ve ibadet mekânı ile bütün halinde tek bir kütle görünümündedir Avlusunun mihrap ve kısmen de doğu yönünde bir mezarlık bulunmaktadır Taş döşeli avlusu ise günümüzde yol seviyesinden birkaç metre daha aşağıda kalmıştır Caminin doğu duvarına sonradan bitişik olarak yapılan minaresi de ayrı bir kütle görünümündedir Son cemaat yeri pandantifli, dıştan sekiz köşe kasnaklı beş kubbe ile örtülü, üç kapılıdır Cephe görünümünü geniş sivri kemerlerin oluşturduğu kalın taş sütunlar oluşturmaktadır Son yıllarda bu taş sütunlar camekânla kapatılmıştır
Son cemaat yerinden ibadet mekânına ampir üslubunda bir kapıdan girilmektedir İbadet mekânı 1850x2200 m ölçüsünde dikdörtgen planlıdır İbadet mekânı dört kütlevi paye ile üç sahna bölünmüştür Bunlardan girişin önünde sivri tonozla örtülü bir nevi giriş holü, bunun arkasında 10 m çapında büyük bir kubbenin örttüğü asıl ibadet mekânı bulunmaktadır Bu bölümün üzerini örten kubbe geniş kemerlerin yardımı ve payeler ile çevre duvarlarının üzerine oturtulmuştur Bunun yanı sıra kubbe dışında kalan iki yan bölümler üçer küçük kubbe ile örtülüdür

Mihrap taş oymadan olup, geç dönemlerde yapılan onarımlar sırasında orijinalliğinden oldukça uzaklaşmış ve bezemelerle de ampir üslubuna dönüşmüştür Minber ise orijinalliğinden uzak bir görünümdedir Eski minbere ait bazı parçalar yeni yapılan minber üzerine eklenmiştir

Uşak Ulu Camisi kendine özgü bir yapı olmasına rağmen aynı dönemde yapılmış diğer yapılarla da ortak benzerlikler göstermektedir Edirne Eski Cami, Sofya Büyük Cami ve Filibe Cuma Camisi ile plan yönünden ilginç benzerlikleri vardır Bu konuda araştırma yapan Mahmut Akok; “Orta sahna verilen kıymet ve burada yaratılmış olan genişlik ve irtifa ile müteakip çağlarda inkişaf ettirilmiş merkezi tek sahanlı camilerin bir nevi prototipi gibi durmaktadır” demektedir

Caminin yanındaki minare beden duvarlarına kadar yükselen dikdörtgen taş kaide üzerinde Türk üçgenlerinin yardımı ile tek şerefeli yuvarlak gövdeye geçilmektedir